Eski Mısır’da Gebelik ve Doğum Kontrolü Hakkında Bilmeniz Gereken Birbirinden İlginç Bilgiler
İçindekiler
Eski Mısır’da kalbin düşünce merkezi, beynin ise gereksiz bir organ olduğuna inanıldığını biliyor muydunuz?
Eski Mısır’da Gebelik ve Doğum Kontrolü Hakkında Bilmeniz Gereken Birbirinden İlginç Bilgiler
Tarihsel süreç bize; özellikle tıp alanında Eski Mısır’da uygulanmış olan tedavi yöntemlerinin, keşfedilmiş olan ilginç bilgilerin ve birbirinden farklı inançların ciddi bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Eski Mısır’da kalbin düşünce merkezi, beynin ise gereksiz bir organ olduğuna inanıldığını biliyor muydunuz? İşte bu yüzden ölen insanların burunlarından girilerek beyinleri çıkarılırmış. İşlemin nasıl yapıldığı düşünüldüğünde bile insanı ürpertmeye yetiyor.
1- Antik Mısır’ın Tıp Alanındaki Gelişmelerin İlk Görüldüğü Medeniyet Olduğunu Biliyor musunuz?
Yaklaşık 3000 yıl öncesine ait hiyeroglifler incelendiğinde Eski Mısır’ın ilk doktorunun Sekhet-Enanach olduğu anlaşılıyor. Öyle ki Firavun’un burnuna uygulanan bir tedavide de yine bu isme rastlanır. Sekhet-Enanach, Antik Mısır’ın en önemli doktoru unvanını almıştır. Antik Mısır’da hastalıkların tedavisinde pek çok tedavi yöntemi kullanılmaktaydı. Tedavilerde kekik, bal, okunmuş büyülü hayvan organları, aloe veradan yapılan karışımlar ve antibiyotikler kullanılıyordu. Cerrahi işlemlerde ise şu an ki teknolojide olmasa da en bilindik araç gereçler kullanılıyordu.
2- Ebers Tıp Papirüsü
Antik Mısır, en eski tıbbi bilgilerin merkezindedir. O dönemden kalma hiyeroglifler ile birlikte MÖ 1550 yıllarında yazıldığı düşünülen Ebers Tıp Papirüsü olarak bilinen önemli yazma, ilaçların yapımından, hapların kalıp haline getirilmesine kadar pek çok konuda önemli bilgiler içermektedir. Örneğin, timsah ısırığının nasıl tedavi edildiği bile detaylı bir şekilde burada anlatılmıştır. Aynı zamanda hiyerogliflerde büyüye, tılsımlara ve psişik tedavilere de yer verilmiştir. İlaç reçetelerin içerisindeki tariflerin bir çoğu afyon ve cannabisin önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Bu ürünler günümüz modern ilaç yapımında da halen kullanılmaktadır.
3- Antik Mısır’da Gebelik Testi
Mısır’da; gebelik, gebelik testleri, varisler ve idrar hastalıklarıyla ilgili bilgiler 1898 yılında Sir Flinder Petrie adlı bilim insanının ortaya çıkarttığı Kahoun Papirüsü ile 1862 yılında bulunan Smith Papirüsü ve 1873 yılında bulunan Ebers Tıp Papirüsü’nde yer alıyordu. Bu papirüslerde bir kadının gebe olup olmadığının nasıl anlaşıldığına dair kullanılan yöntemler anlatılmıştı. Örneğin; Eski Mısır’da gebelik şüphesi bulunan bir kadın, her sabah buğday ve arpa dolu iki torbaya idrarını yaparmış. Gebelik şüphesi bulunmayan bir kadında aynı işlemi gerçekleştirirmiş. Eğer gebe olduğu düşünülen kadının idrarını yaptığı torbalar, gebe olmadığı düşünülen kadının torbalarından önce çimlenirse, bu gebe olduğu anlamına gelirmiş. Ancak iki kişinin torbaları da aynı anda çimlenirse bu kadının gebe olmadığı anlamına gelirmiş. Gebe olan kadının idrarı fazlasıyla hormon içerdiğinden onun idrarını yaptığı torbalar daha önce yeşerirmiş. Tıpkı günümüzde meyve ve sebzelerin mevsiminden önce yetişmesinde hormon kullanımının olması gibi.
4- Bebek Kız mı Erkek mi?
Mısırlılar o dönemde bile doğacak olan bebeğin cinsiyetini önceden belirleyebiliyordu. Peki, bunu nasıl yapıyorlardı? Gebe kadının idrarını yaptığı tohumlardan, buğday tanelerinin daha önce filizlenmesi bebeğin erkek, arpa tanelerinin daha önce filizlenmesi ise kız olduğu anlamına geliyordu. Bu yöntemin doğru olup olmadığını test etmek isteyen Prof. Julias Manger, 1933 yılında laboratuvarında bir kutu içerisinde kurutma kağıtları üzerine arpa ve buğday tanelerini, idrarla sulayıp, Mısırlıların gebelik ve cinsiyet tespit etme yönteminin doğruluğunu kanıtlamıştır. Günümüzde de kullanılan gebelik testleri, kadınların idrarındaki hormon sayısının yoğunluğu aynı sonucu vermektedir.
5- Doğum Kontrolü/Kısırlık
Mısırlılar, bir kadının kısır olup olmadığının tespiti için rahim ağzına (uteris) akşam yatarken sarımsak veya soğan yerleştirirlermiş. Eğer sabah kadın uyandığında genzinde sarımsak veya soğan kokusu duyarsa tüplerinin bu, açık olduğu ve gebe kalmasına bir engelin olmadığı anlamına gelirmiş. Ancak koku duyulmazsa kadının tüplerinin kapalı olduğu, bu nedenle hamile kalamayacağı saptanırmış. Ayrıca kadının rahminin içerisine doğum kontrolü yöntemi olarak, paslanmayan metallerden olan altın veya gümüş yüzük konularak gebelik önlenirmiş. Arap kervancılar da bu yöntemi öğrenip, uzun çöl seyahatlerinde dişi develerin gebe kalmalarını önlemek için rahimlerinin içerisine temizlenmiş çakıl taşı doldururlarmış.